04 Aralık 2009

Bayramda seyir... 1.gün Ekincik


Kurban Bayramı tatilini fırsat bildik ve 4 günlük bir gezi planladık.
Bu gezi de Tatil Postası grubumuzla yaz tatili gezimize Irmağın SBS sınavı nedeniyle gelemeyen Baripoğlu ailesi bize eşlik edecek.
Uçaklarda yer kalmaması nedeniyle Marmarise son kalan zar zor bulduğum tek kişilik bileti aldığım Varan Turizm ile oldukça yorucu geçen bir yolculukla vardım. Özcan ise arabayla eşi ve kızının yanısıra Reyhan ve Canı da alıp daha da yorucu bir yolculuk yapıp sabah erken saatlerde Marmarise varmıştı.
Bizim kızları Tansaş ta alışveriş yaparken yakaladım. Özcan ise park yerinde arabasında uyuyordu...
Çocuklar marina da tekne de kalmışlar...
Alış verişi dört günlük, akşamları dışarıda yiyecek şekilde oldukça minimal almaya gayret edip tekneye yerleştirip Marmaris körfezine açıldık...
Dümende Özcan, ben tonoz halatını aldım, Reyhan sancak kıç halatını, Irmak iskele kıç halatını aldılar...
Can marinadan çıkar çıkmaz usturmaçaları topladı...
Hava çok güzel, güneşli ve sıcak... Zaten tüm gezi boyunca da böyle geçti...
İlk gün rota Ekincik...
Marmaris Körfezini çıkar çıkmaz herkes uyumaya başladı... Semrayla ben uykuya direniyoruz, dün geceki yolculuğun yorgunluğu had safhada... Neredeyse kapanan gözlerimi Semranın demlediği taze çayın kokusuyla açtım...
Denizde bizden başka kimsecikler yok... Sanki tüm deniz bize rezerve edilmiş...
Hava kararmadan Ekincik koyuna girdik...İyiki de kararmadan girmişiz iskeleye doğru tüm tonozların yüzer halatları deniz üzerinde öylesine yüzdüğü karmaşık bir halde duruyor gece karanlıkta olsa takılmamak mümkün değil...

Koyun dibine doğru sol taraftaki Muhtarlığın tahta iskelesine dikkatlice kıçtankara olmaya çalıştık ama derinlik maalesef kurtarmadı, bunun üzerine daha beri taraftaki beton ve dibi kayalık yere dikkatlice demir atıp kıçtankara yanaştık. Kıyıda balık tutan biri palamar halatımızı aldı, kıyıdaki demir aneleden geçirip bize uzatmasını beklerken oraya bağlayıverdi... Kıyı ile aramızda epeyce mesafe var, pasarellamız yetişmeyecek ama neyse botumuzu araya koyup onunla çıkabiliriz...
Herkes hazırlandı, üst baş vs... teknenin kapısını kilitleyip sırayla botla geçeceğiz derken bir şaplama sesi ve çocukların bağırtısı ile arkamı döndüğümde Özcanın kel kafasını gecenin karanlığında ayın ve yıldızların ışıltısı ile yakamozların aydınlattığı sudan çıkarken gördüm...:)
Çok güldük... Özcan hemen duşa giderken bizlerde cüzdan, saat telefon gibi değerli şeyleri kurutup, kıyafetini duru sudan geçirip astık...
Neyse başkaca bir sorun çıkmadan selametle kıyıya çıkıp toprak yoldan ağaçlar arasından geçip Tahirin pansiyona yürüdük...


Ekincik köyünde Tahirin Pansiyonuna gideceğiz, gündüzden telefon edip balıkları sipariş etmiştik ...
Tahir bize portakal ve mandalina ağaçları altında bahçede bir masa hazırlamış bile...
Tahir Ekincikte bir aile pansiyonu işletiyor. Eşi mutfakta, Bayram nedeniyle kızı ve torunları da ziyarete gelmişler...
Yaklaşık 2,5 kilo bir akya fırında... Reyhan mutfakta taptaze yeşillikler ile salata hazırlamaya yardım ediyor...
Zeytinyağlılar, mezeler, sıcak bir çorba ile başladık aç karınlarımızı doyurmaya...
Arkasından koca tepsi içinde Akya teşrif etti masaya...



Çocuklar yemek sonrası bahçeden mandalina toplamaya başladılar...
Epeydir böylesine lezzetli ,kokulu tatlı mandalina yememiştim...
Tatlı, çay, kahve derken yorgunlukta iyice çöktü...
Tekrar aynı yoldan ay ışığı ve yıldızlar altında Can'ın astronomi bilgisini dinleyerek teknemize döndük...

Geçen sene de Burhan-Gönül-Hatice ile beraberdik...
Burhanın gece karanlığında koyun görüpte ürktüğünü anlatıp güldük hep beraber...:)

Önce çocuklar sonra Kadınlar dikkatle sorunsuz olarak tekneye geçti...
Sırada Özcan var...:)
Özcan bota adımını atar atmaz yine neredeyse denizi boyluyordu allahtan olduğu gibi botun içine yüzü koyun uzanıverdi... Nazar mı var nedir? İlk fırsatta kurşun döktürmeli...
Yine başladık gülmeye...
Sabah palamar halatlarını ben çözeceğim artık Özcana tekneden dışarı çıkmak yasak... :)


Yarın Ekincikte kahvaltı ve Fethiye...

Sevgilerle...

Eyüp

Hiç yorum yok: