07 Aralık 2009

Bayramda seyir... 3.gün Göcek Koyları ve Göbün



Acelemiz yok. Bugünkü seyir programımız kısa. O nedenle sabah geç kalktık teknede kahvaltı yapacağız...
Marina duş ve tuvaletleri çok temiz, havlusunu ve diş fırçasını kapan doğru oraya...
Ben pontonlara daha doğrusu teknelere bakıyorum... Birkaç tane uzun yol teknesini gözüme kestirdim inceliyorum. Özcan da yanıma geldi... Dünya turu hayallerim depreşti...
Pontonları dolaştıktan sonra marina marketinden taze ekmek alıp tekneye döndüm...
Bu arada dün akşam GS Bursaspor' a yenildiği için tüm spor gazetelerini de almayı ihmal etmedim... Özcan ve Irmak GS lı kızdırıyorum, bizim ise bu akşam kolay bir rakibimiz var Kasımpaşa' yı farklı yeneriz nasılsa... :)

Hanımlar kahvaltıyı hazırlıyor... Hanımlar kahvaltı hazırlıyor, yok yemek yapıyor vs şeklinde geçen cümlelerden tüm işleri onlara yaptırmışız gibi bir hava doğdu sanırım. Ama bu doğru değil demokratik ve adil bir işbölümü var... Bulaşıkları da en azından bir keresinde ben yıkadım... :)
Mükellef hatta tüm marinayı sucuk kokusuna boğduğumuz sucuklu, yumurtalı ballı, reçelli dört dörtlük bir kahvaltıdan sonra Marina ofisine adaptörü verip depozitomuzu alıp, Pasarellamızı yerine bağlayıp Semra' nın kaptanlığında marinadan tereyağdan kıl çekercesine ayrıldık...
Özcan tonozu bıraktı, Reyhan' la ben ise kıç halatlarımızı çözdük, Irmak ve Can ise usturmaçaları topladı...

Evet! Şaşırdınız di mi? Günün Kaptanı Semra...
Kahvaltının sonuna doğru "bugün Kaptan sensin Semra" dediğimde hafiften stress yaşayan Semra aslında tüm gezi boyunca bıkmadan dümen tutmuştu ve tekneyi kullanırken İstanbul' daki yorucu iş yaşamından uzaklaşıyor, navigasyon yapmaktan çok zevk alıyordu...

Hava biraz kapalı, bulutlar batı-kuzeybatı yönünden toplanıyordu...
Göcek Körfezine Tersane Adası' nın yanından girdik.

Önce Tersane Koyu' na dümen kırdık. Koyun dibindeki restoranın önündeki derme çatma iskelenin önünde onlarca tekne yanyana kıçtankara olmuştu...Yavaşça koyun sonuna kadar gidip genişçe bir daire çizerek etrafa bakıp hiç durmadan yavaşça koyun dar ağzından tekrar Körfeze çıktık...

Tam karşımızda yer alan Bedri Rahmi' ye doğru yol almaya başladık...
Çocuklara Bedri Rahmi Eyüpoğlu' ndan bahsediyoruz...

Koya adını verdiği balık resmine doğru gidip baktık. Bizden başka kimseler yok... Yine koyun sonunda yer alan restoranın önündeki iskelenin önünden yavaş bir daire çizip geldiğimiz yöne doğru koydan çıktık...
Rotamız akşamda kalmayı planladığımız Göbün Koyu...
Göbün Koyuna girdiğimizde iskelede 7-8 tekne ve denizde yüzen insanlarla karşılaştık... Girişte sancakta yer alan kıyıya da bir kaç tekne demir atıp kıçtan kara bağlanmış...


Restoranın tam önüne iskelede son kalan yere tonoz alıp kıçtankara bağlandık... Herkes son derece uyumlu, hepimiz görevlerimizi gayet iyi biliyoruz. Yanaşma ve ayrılmalarda tekneden hiç yüksek ses, bağırma vb çıkmıyor...
Hepimiz sakin ve uyumlu işimizi yapıyoruz.
Böyle olunca da problem çıkmıyor...
Bağlandıktan sonra Özcan teknede kaldı, biz ise Göbün' ün tepesine doğru orman içindeki patikadan yürüyüp oradan Akdeniz'e doğru muhteşem manzarayı izlemeye çıktık...



Yürüyüşten sonra tekneye döndük ve Özcan'la bir şarap açıp peynir tabağı yapıp etrafı seyrederek içtik...
Akşama teknede yiyeceğiz, makarna ve şarap... Çocuklar için ise köfte yapmışlar...
Teknenin havuzluğunda yıldızlar altında güzel bir yemekten sonra yine biraz yürüyüp Özcan'la restorandaki Fenerbahçe-Kasımpaşa Maçını izlemeye gittik... Gitmez olaydım...
Neyse uzatmayayım Kasımpaşa'ya afiyetle yenildik ve ben kös kös tekneye döndüm... Kızdırma sırası Özcan ve Irmak ta...
Yine havuzlukta bu sefer çay içerek yıldızları rahatça görebilmek için biminiyi toplayıp oturduk...
Restoranın jeneratör sustu, her yer kapkaranlık...
Can yine anlatmaya başladı... Büyük Ayı, Küçük Ayı, Akrep, Vega vs....
Derken bir yıldız kayıyor...
Sabah erken kalkacağız... Rota Rodos...

Sevgiler...
Eyüp

Hiç yorum yok: