12 Ağustos 2009

Kalevazi koyu ve Gemiler Adası (St.Nicholas)




Fethiye'ye takriben 9 km. uzaklikta, güneydedir. Kaya Köyü'nde, Gemile Koyu'ndan deniz yoluyla ulasilabilir. Ortaçagda Sybola adiyla bilinen Ölüdeniz Havzasi içinde yer alan Gemile veya Aya Nikola Adasi M.S. 5. yüzyildan itibaren bilhassa dinsel içerikli yerlesimlerin olusmasiyla önemli bir konuma gelmistir. Avrupa ve Dogu Akdeniz ülke ticaret ve seyahat gemilerinin ugrak yeri haline gelerek bir hac merkezi olmustur. Birçok kilise ve sapel yaninda din egitimi veren okullar da açilmistir.
Adanin ismi ile ilgili bazi rivayetler vardir. Örnegin Adanin en yüksek noktasindaki kilisenin Aziz Nikolas'a ithaf edildigi Ortaçag Dönemi'ne ait bir denizcilik rehberinde rastlandigi bilinmektedir. Ancak bu Nikolas'in Demre'de dogdugu sanilan Noel Baba olarak bilinen St. Nikolas konusunda mevcut bazi bilgilerin henüz dogrulugu veya reddi hala kesinlik kazanmamistir.
Bir önemli Nikolas, bu Adada yasamistir. Ancak kimligi henüz belli degildir. Bu açidan adanin önemi önümüzdeki yillarda da hala tartisilacaktir.1990 yilindan beri bir Japon ekip tarafindan yüzey arastirmasi yapilan ada ve çevresinde 11 kilise tesbit edilmistir. Bunlardan dördü Gemiler, biri Karacaören Adasi'nda, digerleri ise Ölüdeniz ve Karaören Koyu civarindadir. Gemile Adasi ve çevresi, Hristiyanlik Alemi için çok önemli bir merkez olarak görülür. Adadaki dini yapilarin disinda çalisan ve yasayan insanlarin barinaklari olan evler de bulunmaktadir. Adanin kayalik olmasi nedeniyle, kilise ve evlerin temelleri kaya içine oyulmustur. Deniz dibinde de kalintilar devam etmektedir. Pek çok ziyaretçi tarafindan görülen Ada sit alani olup, bir bekçi tarafindan korunmaktadir.
1995 yilinda adada Fethiye Müzesi ve Japon ekip tarafindan kurtarma kazisi çalisma larina baslanmis olup, kazi çalismalari Müze Müdürlügü baskanliginda halen sürdürülmektedir.


Merhabalar,

Yukarıdaki fotoğrafta önde Ölüdeniz ve arkada ileride görülen ada Gemiler Adası...
Yeri konusunda bir fikir vermesi açısından böyle bir fotoğraf ekledim...Üstteki bilgiyi ise internetten alıntı yaptım. Bu genişçe körfezde bulunan ada ile anakara arasındaki boğazda ve çevresinde ise çok güzel ve gecelenebilecek koylar mevcut.
Geçen haftaki gezimizin bir bölümünde Fethiyeden yola çıkıp Ölüdenize gittik. Buradan Kalevazi koyuna gelip geceledik ve ertesi sabah kahvaltıdan sonra hemen yakınındaki Gemiler Adasını gezdik...
Bu yazımda gezimizin bu bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.



Fırtınalı bir havada Marmaris-Ekincik ve ertesi gün çok daha beter bir seyirle Ekincik-Fethiye yaptık.
Fethiye Ece Marinada özellikle teknede hanımlarda oluşan seyir travmasını sarmak için bir gün kaldık. Bol sıcak su, banyo, Fethiye Balık Pazarında yenilen balıklar ve içilen rakılar hatta gündüz AROG filmine gitmeler ve havanın iyice sıcak yüzünü gösterip güneşin ortaya çıkmasıyla yaralar hemencecik sarıldı...




Bu arada seyir planında yeni düzeltmeler yapıldı. Artık Ölüdenize kadar gidilecek daha güneye başka bir seyirde gideceğiz...Sabah erken kalktık teknede kahvaltımızı yapıp, Ece Marinaya 2 günlük ücreti ödedik elektrik kablomuzu, su hortumumuzu söküp palamarları çözdük...


Fethiye körfezine çıkar çıkmaz rüzgarda başladı ve yelkenlerimizi tam arma açarak hızla seyretmeye başladık.
Dümende Reyhan büyük bir keyifle geçen 2 günü tam anlamıyla unutmuş görünüyordu... :)

Yaklaşık 3-3,5 saatlik bir seyir sonrası Ölüdeniz önlerine geldik...

Bizden başka kimsecikler yok... İyice sahile (Belcekız sahili) yanaşıp şamandıralarla çevrili Ölüdeniz girişine yakın bir yere demirimizi bırakıp alargada kaldık. Botla sahile çıktık.


Hemen yanımıza gelen görevli Ölüdeniz için kişibaşı 3 ytl ücret alıp fişini verdi.
Yavaş yavaş ölüdenizi gezdik ve açık büfeden sıcak çayımızı içtik...
Sonra tekrar tekneye dönüp soğuk sandviçlerimizi yedikten sonra demirimizi alıp geceleyeceğimiz yaklaşık 2-3 nm uzaklıktaki Kalevazi koyuna dümen tuttuk...




Rossinante ve Soğuksu koyu
Uzunca bir demir döşedikten (neredeyse demirin tümünü serdik) sonra kıçtan kayalara koltuk aldık. Bu arada biraz benim beceriksizliğimden olsa gerek neredeyse dizlerime kadar tamamen ıslanınca ben de fırsat bu fırsat deyip o karanlıkta soyunup denize atladım, deniz suyu oldukça sıcaktı, dakikalarca yüzdükten sonra -ki fotoğraflarda göreceksiniz bize ait bir havuz gibi ve pırıl pırıl tertemiz su...



Akşam güzel bir soslu makarna yaptık, barbunya konserve, turşu, ekmek şaraplar eşliğinde yendi... Gökyüzü ise tahmin edemeyeceğiniz bir berraklıkta yıldızlar elle tutulabilecek hissi ile ve ayın parlaklığında kendilerini gizler gibiydiydiler...

Hava iyice serin hatta soğuk olmasına rağmen kalın kazak ve polarlarımızı giyip elimizde şarap kadehlerimiz, cd çalarda ise "yansımalar" dinleyerek sanki arındık...

Sabah yine erken kalktık...Bu sefer havuzlukta hemen dibimizdeki kayalar ve ağaçların arasında sıcak güneş ile ortaya çıkıp oynaşan sincap yavrularını izleyip kahvaltımızı yaptık...
Palamarları çözme sırası ortakta...

Ehh tabii Burhan bu fırsatı kaçırır mı? hemen suya düşme bahanesi ile eşinin kızgın bakışları altında başladı yüzmeye...

Yaklaşık 30 dakikalık bir motor seyriyle Gemiler Adası önüne geldik...Oldukça dik bir açıyla denize inen kıyı nedeniyle 15m kadar derinlikte ama kıyıya çok yakın uzunca demir bırakıp kıyıya koltuk aldık...



Giriş ücretli, Yarı fiyat ödeyip adaya botumuzla çıktık...
Bundan sonrasını fotoğraflarla izleyeceksiniz...








Akşam hava kararırken Göcek Körfezine dar geçitten girdik ve Göcekte geceledik...



Aralık ayında denizde olmanın keyfini yaşadık...

Tüm denizci dostlarımızın rüzgarları kolayına pruvaları neta olsun dileklerimle....

Sevgilerle...

Hiç yorum yok: